Bu Blogda Ara

30 Ekim 2013 Çarşamba

Perişan Baba

Dâr-ül-emânımız Şâh-ı Necef'den
Tarîk-ı müstakîm dervîşânıyım
Tekye-i aşk içre ders-i Aref'den
Öğreden üstâdın Câvidânıyım

Sevmişem bir lebi kand ü sükkeri
Derd ü belâsından dönmezem geri
Râhına koymuşam cân ile seri
Sanma bu sevdânın peşîmanıyım

Dâim bir mahbûbun medhinde yektâ
Olduğum bilirler ârif ü dânâ
Perîşân olduğum bilirler ammâ
Bilmezler ki kimin perîşânıyım

[KanalKultur] - Perişan Baba

Turgut Koca, Perişan Baba hakkında şunları kaydediyor: 19. yüzyılda yaşamış bir Bektaşi şairidir. Asıl adı Mehmed Ali, mahlası Perişan'dır. Selanikli Hacı Hasan Baba'dan sonra 1870'de posta oturmuş, 1884'te Hacı Bektaş Tekkesi'ne gömülmüştür. İstanbul Eryek (Erikli Baba) Dergahı'nda bir makam ziyareti vardır. (Bkz. Turgut Koca: Bektaşi Alevi Şairleri ve Nefesleri (13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Kadar). Naci Kasım İstanbul Maarif Kitaphanesi ve Matbaası, [İstanbul] 1990: 415 - 421)

Abdülbâki Gölpınarlı da Perişan Baba'ya değiniyor:
"Hacı Hasan Dede Baba'dan sonra bir müddet Hacı Bektaş tekkesinde dedebabalık eden Konyalı Perîşan Mehmet Dede Baba, bu makamdan ayrıldıktan sonra bir müddet sayâhatle vakit geçirmiş, bundan sonra da Yedikule'deki Bektâşî tekkesinde oturmuş ve 1875'te, Hacıbektaş'ta ölmüş, oraya gömülmüştür." (Bkz. Abdülbâki Gölpınarlı: Alevî - Bektâşî Nefesleri. İnkilâp Kitabevi, (2. Baskı) İstanbul 1992: 17)
Şevki Koca, Perişan Baba'yla igili şu ibareleri yazıyor:
"1875 yılında Selânik'li Hasan Dedebaba'nın Hakk'a yürümesi üzerine bu göreve Eryek (Erikli) Baba Dergâhı Postnişini Konya'lı olarak bilinse de aslen İşkodralı olan, Hafız Mehmed Ali Perişan Baba, dedebabalığa getirilir. Perişan Baba, Bektâşîliğin 1826'dan önceki orijinal kimliğini savunan ve dedebabalık kurumunun Osmanlı saray yönetimince denetlenip, yönlendirilmesinden oldukça rahatsız bir kişiliğe ve seyr-ü sülûk'a sahiptir. Bu aşamada saray yönetimiyle sıcak ilişkileri olan Mehmed Ali Hilmi Baba, Perişan Baba'nın dedebabalığı'nı kabul etmeyerek, Bektâşî tarîkatındaki ilk ayrılığın maâlesef temelini atar. Giderek yakın dostu II. Abdülhamid'in de saray desteğini arkasınâ alan Hilmi Baba, dedebabalık makamının kendisine verilmesini talep eder. Bu durum karşısında, Nakşibendi tandanslı bir Bektâşîliğin ortaya çıkmasından ürken Mehmed Ali Perişan Dedebaba, H. 1300 yılı sonunda; dedebabalıktan, Hilmi Baba lehine sarf-ı nazar ederek, eski mekân-ı olan Kazlıçeşme Eryek Baba Dergâhı'na yerleşir. H. 1301 yılında yeniden Hacı Bektâş-Pîrevine dönüş yapan Perişan Baba, Nevruz ayında burada Hakk'a yürür ve Hazret avlusuna defnedilir. Ancak her şeye karşın Bektâşîlik bu tarihten sonra iki ayrı tasavvufi zeminde hareket ederek, Perişan Baba izleyicileri 'Vahdet-i Mevcud' öte yandan Hilmi Baba izleyicileri ise 'Vahdet-i Vücud' prensiplerini şiar edinirler.
Bu gizli çekişme günümüzde dahi farklı bir formatta devam etmektedir. Perişan Baba ekolünde olanlara 'Harâbâtî', Hilmi Baba ekolünde olanlara 'Müteşerri' denilir." [KanalKultur]
[07 Aralık 2010; KaKuTS - KanalKultur]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder