Bu Blogda Ara

28 Aralık 2013 Cumartesi

Roz Kohen: Değişen Şehir: Bostancı

© Roz Kohen - Dora, Roz, Metin ve Nejat
- Bostancı'nın camiye yakın, pazar yerinin
bulunduğu Dr. Melahat Yıldızay'ın evinde
(1955)
 
© Roz Kohen - Metin ve Roz (2007)

© Roz Kohen - Dr. Melahat Yıldızay'ın
evi önünde denize hazırlık
- soldan sağa: Dora, Nejat,
Çetin, Roz ve Metin (1955)

© Roz Kohen - Dr. Melahat Yıldızay'ın
evindeki merdiven girişindekiler:
Ben, annem, ziyaretcilerimiz ve
ablam - Bostancı (26 haziran 1955)
 
© Roz Kohen - Evin girişi (2007)
Roz Kohen "Yahudi İstanbul'unu / İstanbul Yahudileri'ni" anlatıyor: İstanbul'da Yahudiler ve Yahudi Yaşamı

[KanalKultur] - İstanbul'un Bostancı semti 1950'li yıllarda, İstanbulluların yazlığa gittiği yerlerken, 1960'ların sonuna doğru değişime uğramış; köşk ve evlerin yerini apartmanlar almaya başlamıştı.

Bense, her Bostancı ziyaretimde çocukluğumdaki Bostancı'dan arda kalanları bulma çabasıyla tekrar tekrar Melahat Hanım'ın evini görmeye giderim...

© Roz Kohen - Köşkün şimdiki hali (2007)
1992 yılına kadar köşk hala bakılıydı ve aile fertleri ayni evde oturuyordu. Yalnızca Vukela caddesindeki, bir uçtan bir uca uzanan geniş arsası parça parça satılmış, o çocukluğumuzda hatırladığımız koca arsanın yerinde, belki 10'a yakın çok katlı apartman yükselmişti.

Uzun yıllar süresince yaz aylarında ayni evde arkadaşlık ettiğimiz çocukları görmediğimiz halde, aile içinde hep kendilerini anar, onlarla ilgili duyduğumuz haberleri paylaşırdık.

2007 yılındaysa, eski köşkün bulunduğu yere geldiğimizde, köşkün metruk ve yeni apartmanların arasında sıkışıp kaldığını gördük. Köşkün hemen bitişiğinde bir apartman daha yükselmişti. Yeni apartmanın adı da Melahat Hanım'ın soyadını taşıyor. En üst katın zilinde de çocukluk arkadaşımızın adı kayıtlı...

© Roz Kohen - Ailenin yeni apartmanı (2007)
Kapının zilini çalıp seslendiğimizde yanıtlayan ses, hiç kuşkusuz çocukluk arkadaşımızınkiydi. Merdivenleri çıktığımızda, altmış yıl sonra da olsa, birbirimizi tanımamamız zor olmadı...

Ayılmamışcasına sohbete daldık ve Metin'in aile fertleri ile tanıştık, kahvelerini içtik. Eski ortak komşuların haberlerini aldık sonra da tekrar görüşmek için sözleşerek, her zamanki gibi çok iyi bildiğimiz Bostancı'nın tren raylarının üstünden geçen köprüsü üzerinde yürüyüp denize, eski mendireğin bulunduğu dut ve incir ağaçlı sokaklarına doğru, yolumuzu bilerek devam ettik... [KanalKultur]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder